Kurdeşen Hastalığı Kronikleştiğinde Hastaları Bezdirebiliyor

Posted by

Özlem YURTÇU KARABULUT, Ömer HASAR / İSTANBUL, ÜRTİKER yani halk arasındaki adıyla kurdeşen, özellikle 6 haftadan uzun süre devam edip kronikleştiğinde, hastaları canından bezdirebiliyor. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermotoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, kronik kurdeşen türleri içinde en ilginç olanın Dermografik ürtiker olduğunu kaydederek, hastanın alışveriş poşetini taşırken bile cildinin kabarabildiğini belirtti. Prof. Dr. Kutlubay, hastaların ezbere kortizon içeren kremler ya da iğneler kullanmasının tehlikelerine de işaret etti.

Yaz mevsiminin gelmesiyle kol ve bacak bölgeleri daha çok açıkta kalıyor ve bu da kurdeşen hastalarının cildini daha savunmasız hale geliyor. Halk arasında kurdeşen olarak bilinen ürtiker, 1,5 aydan daha fazla sürdüğünde kronik olarak adlandırılıyor. Pek çok ürtiker çeşidi olduğunu söyleyen İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, bunlar içinde hastanın günlük hayatını en olumsuz etkileyen türlerin başında dermografik ürtikerin geldiğini söyledi. Dermografik ürtikerde hasta, alışveriş poşetlerini taşırken bile mekanik sürtünme nedeniyle avuç içleri kabarabiliyor. Prof. Dr. Kutlubay, bu hastaların ağda, epilasyon gibi işlemlere de giremediğini ve hayat kalitesini bozduğu için hastaları kendi kendilerine çare aramaya ittiğini de anlatarak önemli bilgiler verdi.

“HASTALARI EN ÇOK BEZDİREN TÜR”

Ürtikerin saçın içinden, ayak tabanına kadar vücudun her yerini etkileyebildiğini belirten Prof. Dr. Kutlubay, “Küçük küçük kabarıklıklardan tutun da 5-10 santimetreye varan çapta büyük ödemler meydana getirebilen, çok kaşıntılı, yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen dermatolojik bir hastalık. Atopik yapı, alerjik bir cilt yapısının olması, temas eden şeylerin etkisi (yünlü giysiler vb) bunu tetikleyebiliyor. Ürtikerin bir takım cinsleri var. Bunlardan birine spontan ürtiker diyoruz ki bu da akut ve kronik olarak ikiye ayrılıyor. 6 haftadan daha kısa sürerse akut, daha uzun sürerse kronik ürtiker olarak tanımlıyoruz. Bir de fiziksel ürtiker dediğimiz bir kurdeşen grubu var. Bunda da sıcak ürtikeri, güneş ürtikeri, basınç ürtikeri, su (akuajenik) ürtiker ve dermografik ürtiker dediğimiz bir takım alt gruplar var. Bunların hepsi hastayı olumsuz yönde etkiliyor, yaşam kalitesini bozuyor ama ama dermografik ürtikerin etkisi bu anlamda çok daha fazla” dedi.

“SIKI BİR GİYSİ BİLE YETİYOR”

Dermografik ürtikerde kişinin derisine bir cisim temas ettiğinde o bölgede temasa, travmaya bağlı deri içinde birtakım maddelerin deşarj olarak kabarma ve kızarıklık meydana geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Kutlubay, “Hem de kaşıntı eşlik eder. Öyle ki çizildikten 1-2 dakika sonra hemen temas şeklinin aynısı deride kabarıklık olarak ortaya çıkar ve kaşınır, kızarır, hastayı canından bezdirir. Bu kaşıntı ve kızarıklıklar sadece travma yani çizilme etkilemiyor dermografizmi. Bununla beraber basınç ürtikerinde olduğu gibi, örneğin bir ağırlık taşıdığınızda (pazar poşeti gibi) ya da sıkı bir giyside bile aynı şey olabiliyor. Poşet taşımaya bağlı hastanın avuç içinde kabarmalar meydana gelebiliyor. ya da örneğin deride bir kuruluk varsa ve yünlü bir giysi giyildiyse onun yaptığı kaşıntıya bağlı olarak da tırnaklanan yerde karşımıza çıkabiliyor. Sürtünme, tahriş gibi şeyler de bunu tetikleyebiliyor. Örneğin özellikle hanımlar, ağda vb yaptırdığında bunu başlatabiliyor. Bunlar tabii çeken için sıkıntı. Hastayı hayatından bezdiriyor ve hastaları değişik çareler aramaya itebiliyor.” diye konuştu.

“YAZ SICAKLARI TETİKLİYOR”

Yazın sıcakların artmasıyla beraber bu tarz dermografik ürtiker gibi hastalıkların görülme sıklığının da arttığına işaret eden Prof. Dr. Kutlubay, “Kol ve bacaklar daha açıkta kalıyor. Böcek ısırığı, travma, tahriş, çalının bitkinin sürtünmesi vb gibi nedenlerle dermografizm kolayca ortaya çıkıyor. Hastalar çamur maskeleriyle, diş macunuyla tedavi etmeye kalkıyorlar. Bilmedikleri bir takım kremleri kullanıyorlar, deriyi daha da tahriş edebiliyor bunlar. Hatta hastalığı daha çok tetikleyebiliyor. Kortizona çok başvuruyor hastalarımız. Kortizonlu kremler ya da haplara, iğnelere başvuruyorlar kendi başlarına. Çok kısa bir süre rahatlama sağlasa da uzun süre kortizon kullanıldığında hem vücut hormon dengesi bozulabiliyor, endokrinolojik problemler ortaya çıkabiliyor ya da deride incelme, kılcal damarların genişlemesi gibi bir takım yan etkiler karşımıza çıkabiliyor. Oysa bizim de tedavilerimizde tercih ettiğimiz, üniversite hastanelerinde kullanılan raporla verdiğimiz birtakım iğnelerimiz var, kortizon içermiyor bunlar. Gerekirse hastaya ayda bir uygulayarak rahatlatıyor hatta tamamen tedavi de ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

“KEMER KULLANIRKEN BİLE ZORLANIYORUM”

Okul öncesi öğretmeni Ayşe Genişel (30), ergenliğinden beri alerjik bir yapıya sahip olduğunu, ancak son birkaç aydır bu ürtikerle boğuştuğunu söyleyerek, “Kızarıklıklar beni rahatsız etmeye başladı. Son birkaç aydır da yoğun olarak yaşıyorum. Sıkı bir kıyafet giydiğimde, kemer bile etkiliyor, dar pantolon giyemiyorum. En ufak bir darbe aldığında cildimde yoğun kızarıklık başlıyor. Uzun bir süre de geçmiyor. Hatta bir kuaföre gidip yüz bölgemde herhangi bir epilasyon işlemi yaptırmam gerektiğinde bir saatten fazla beklemem gerekiyor. Hayat kalitemi oldukça düşürüyor maalesef” dedi.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Sağlık

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir